Yahudi dedenin torununa mektubu:
“Hiç ölmeyeceksin!.. Nasıl olacağını sen bulacaksın, ama ölmeyeceksin!..
Çalışıp, bir bahçe satın alacaksın! O bahçeyi öyle büyüteceksin ki; orası senin ve kardeşlerinin vatanı olacak... Başka ülkelerin kralları ve kraliçeleri senin emrinde olacak!..
Dünyadaki herkesi o bahçede yetişenlerle besleyeceksin... Bahçende yetiştirdiklerini istediğine verecek, istemediğine vermeyeceksin.
Dilersen, aç kalıp ölecekler.
Ekmek isteyene tohumu sen vereceksin... İstemezsen vermeyeceksin... Almak için ayaklarına kapanıp yalvaracaklar.
Verdiğin tohumun meyvesi,
Lezzetli zehir olacak.
Bütün insanlığı hasta edeceksin... Sonra onlar kapına gelip, derman dilenecekler.
İlacı sende olacak.
Dilediğine vereceksin,
İstemezsen vermeyeceksin!
Dilersen yaşayacaklar,
Dilemezsen ölecekler.”
Levi, torunu Rukofil’e son olarak da şunları vasiyet ediyordu:
“Sen bütün dünyadan çok olacaksın... Az olsan da çok olacaksın... Sen, herkes olacaksın, ama hiç kimse sen olmayacak.
Sen acıtacaksın,
Ama o bağırmayacak.
Acıtan da, bağıran da
Sen olacaksın.
Onları azaltacaksın,
Ama sen savaşmayacaksın.
Sen, yeryüzüne savaş tohumları ekeceksin! Başkalarına biçtireceksin.”
Kim o başkaları?..
“Onları azaltacaksın,
Ama sen savaşmayacaksın!”
Kim o “savaşacak” olanlar?..
“Sen savaş tohumları ekeceksin,
Ama başkalarına biçtireceksin!''
Bir Turgay Güler Romanı-Sır Küpü